TARİHTE HIRİSTİYAN KİLİSELERİ

0
53

Yerel Kiliseler, ifadesini ibadette, öğretide, Hıristiyanlığı yaymakta ve dayanışma faali­yetlerinde bularak gerçekleşti. Çok erken bir tarihte Hıristiyan ayinleri, İsa’nın dirildiğine inanılan pazar günleri kutlanmaya başlandı. Bu ayinler, bir litürji (inancın belirtilmesi ve ilahiler), Kitabı Mukaddes metinlerinin okunması ve gerekiyorsa yorumlanması şeklindeydi. Kilise’ye bağlanmanın işareti olan vaftiz ve Hıristiyanların İsa ile birlik ve beraberliğini belirten Hıristiyan inancı baş­langıçtaki Kiliselerde uygulanan ve bütün Hıristiyan Kiliseleri arasında müşterek olan iki kutsama uygulamasıdır.

Bir kutsama ey­lemi Tanrı’nın bağışını ifade eder, oysa kur­banlar insanların Tanrı’ya sunduğu adaklardır. Zaman içinde yaşamak için, Kiliseler kendi bünyelerinde birtakım özel hizmetler ve görevler ortaya çıkardılar. Hıristiyanlığın başlangıcında, bu görevler pek kurumsallaşmamıştı ve cemaatten cemaate değişirdi. Yeni Ahit üç türlü Kilise görevi öngörmüş­tür: kelam görevleri (din bilginleri ve pey­gamberler), düzeni koruma ve yönetim gö­revleri (ihtiyarlar ve piskoposlar) ve yardım görevleri (diyakozlar).

Baskı ve işkence

Baskı ve işkencelere rağmen, Hıristiyanlık I. ve II. yy’larda hızla yayılmaya başladı ve imparatorluğun Latince konuşulan batı kıs­mına doğru genişledi. Kiliseler çoğaldıkça ve ilk tanıklar (havariler) dönemi geride kaldıkça, yerel düzeyi aşan bir örgütlenmeye ihtiyaç duyuldu. Dinin kaynağındaki imanı gözle görülür bir birlik içinde koru­mak söz konusuydu.

Yerel Kiliselerin ba­şında artık tek bir piskopos vardı ve bu pis­kopos papazlar üzerinde mutlak bir otorite­ye sahipti. Bazı piskoposluk merkezleri başkalarından üstündü ve VI. yy’dan itiba­ren Roma piskoposluğu bütün öteki pisko­poslukların önüne geçti. Piskopos bir baba («papa») sayılıyordu ve Roma piskoposu­nun papa unvanı buradan geldi. Kilise örgü­tü toplumun siyasi, idari ve iktisadi örgüt­lenmesine göre şekillendi ve özellikle Batı’da Roma hukuku örnek alındı.

Roma İmparatorluğu’nun iki kutbu (Ba­tı ile doğu) arasında, III. yy’dan başlayarak bazı kopukluklar meydana geldi. İmparator Konstantinus 313′te Hıristiyanların istedik­leri gibi ibadet etmelerine izin verdi. IV. yy’in sonunda da Hıristiyanlık resmi din oldu. 476′da Batı Roma İmparatorluğu’nun ortadan kalkması üzerine, Latin Kilisesi Konstantinopolis (İstanbul) Kilisesi’nin ve­sayetinden kurtularak dağılmakta ve parça­lanmakta olan siyasi iktidarın yerini tutma­ya başladı.

X. yy’da Avrupa’nın Hıristiyan­laşma süreci tamamlandı. Papa, ruhani ikti­darına dünyevi iktidarı da ekleyerek Batı’nın başlıca şahsiyeti haline geldi. Buna karşılık, Doğu’da Yunan (Bizans) Kilisesi büyük ölçüde imparatorun kontrolü altında kaldı.

Kiliseler’in kurulmasıyla ortaya çı­kan keşişlik, önce çöllerde yaşamak, sonra da manastırlarda bir arada yaşamak (keşiş­ler, rahipler) şeklini aldı. Uzun bir süre için iktidarla belirsiz ilişkiler içinde olan Kilise­ler, çöken devletin görevlerini yüklenirken (eğitim, sağlık vb), manastır tarikatları Do­ğu ve Batı uygarlıkların meydana çıkışında önemli rol oynadı.

Read More about HIRİSTİYAN İNANCI VE KİLİSELERİ

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz